Orta Çağ’da Çin’in artan dış ticaretinin sonucu olarak Buddist tapınaklar, sermaye toplama yeri olmuş ve önemleri gittikçe artmıştır. Bu durum manastırların daha fazla toprak satın almaları ve ekonomik olarak daha fazla gelişmeleri anlamına geliyordu. Tapınaklar bronz Budda heykelleri şeklinde birçok sikke madeni toplayarak ekonomi üzerinde etkili olmaya başlamışlardır. Çok fazla sayıda Buddist kutsal metnin tercümesi yapılması ve çok sayıda Buddist hacıların Hindistan’a gitmeleri Buddizm’in Çin’de artan nüfuzunu göstermektedir.[1]
Buddist tapınakların bu yükselmeleri yanında Shaolin başkente yakın olması nedeni ile daha çok yardım görmeye başlamıştır. Ayrıca Bodhidharma’nın adının yayılması Shaolin manastırı için oldukça olumlu sonuçlara neden olmuştur. İlk Zen patriğinin inziva yeri ve meditasyon yaptığı mağara gibi yerler Song Dağı’nı kutsal bir ziyaret yeri yaptı. Bodhidharma imajı ile artan tapınak popülaritesi imparatorları da etkiledi. Shaolin Manastırına daha cömert davranmaya başladılar ve bol bağışlarda bulundular. Örnek vermek gerekirse Sui İmparatoru, Wendi(581-604) ve Tang İmparatoriçesi Wu Zetian’nın (684-705) yaptığı bağışlar önemlidir. Eski bir su değirmeni de dahil 1400 dönümlük arazi bağışlamış ve on katlı bir stupa inşa ettirmişlerdir. Ortaçağ döneminde Shaolin Manastırı bu ve benzeri yardımlarla zenginleşmeye devam etmiştir.[2] Ne var ki artan toprakları ile birlikte Shaolin Tapınağı hakkında eleştirilerde çoğalmıştır. Tapınağa bahşedilen arazilerden memnun olmadıkları; topraklarında yaşayan köylüleri sömürdükleri ve Songshan Dağı etrafında kendilerine ait olmayan toprakları gayri resmi olarak işledikleri iddia edilmiştir.[3]
Shaolin Tapınağı’nda Bodhidharma ile birlikte Shaolin Kung Fusu’nun başladığını söyleyemiyoruz. Ancak tapınağın artan mal varlığı nedeni ile sık sık haydutlar tarafından saldırıya uğraması sonucu ve tapınağa ait topraklarda yaşayan köylülerin isyan etmeleri nedeni ile keşişler kendilerini ve tapınaklarını korumak için savaşmak zorunda kalmışlardır. Ayrıca zaman zaman imparatorların kendi saflarında savaşmaları için tapınaklardan keşişler istedikleri de bilinen bir gerçektir.[4]Shaolin Keşişlerinin mücadele sanatlarını çalışmaya başlamalarının sebebini, bu dönemde başlayıp sürekli devam eden haydut saldırıları ve köylü isyanları olduğu iddiası tarihi kaynaklarla daha tutarlı görünmektedir.[5] Çin tarihinde haydutluğun m.ö. yıllara kadar uzandığı ve Çin toplumu açısından sıkıntılı bir durum olduğu kaynaklarda kayıtlıdır.[6] Tapınak kurumuna karşı haydut tehdidi olduğu gibi bireysel olarak keşişler için de bu tehdit geçerliydi. Bir hükümet ya da güçlü bir topluluğun doğrudan denetiminde olmayan yerlerde keşişler manastırdan manastıra dolaşıp seyahat ediyorlardı, tapınaklar arasındaki yollar ve ıssız yerler haydutların alanıydı.[7]
Ayrıca keşişlerin mücadele sanatı öğrenmelerine haydutlar gibi insani faktörlerin yanında vahşi hayvanlarla ilgili faktörlere de dikkat çeken Marco Polo’nun Çin notlarında kaplan sayısının çokluğu nedeni ile yalnız dolaşmak konusunda uyarılar vardır. Ayrıca Mançurya leoparı (Felis villosa), Kuzey Çin leoparı (Felis fontanieri), ve Kar leoparı (Felis Uncial) türleri olmak üzere leoparlar sayısı da oldukça fazladır. Günümüz modern dünyasında çok sık karşılaşmadığımız bu durumu anlamakta zorlanabiliriz. Ancak tapınakların şehirlerden uzak dağ eteklerinde kuruldukları göz önüne alınırsa bu hayvanların keşişler için nasıl tehlike oluşturdukları daha iyi anlaşılabilir.[8]
Bu dönem içerisinde Buddist inanca aykırı da olsa savaşlara katılan Buddist keşişler vardır. Buddist yazarlar manastır kurallarını çiğneyen bu Buddist keşişleri görmezden gelmeyi tercih etmişler ve bu konuda sessiz kalmışlardır. Sadece bu durumu açıklamak için İmparatorlukların-laik kesimin baskıları sonucunda mecbur kalındığını ama bu savaşların da çok nadir olduğunu savunmuşlardır. Ming Hanedanlığı döneminde yaşayan şair Cheng Shao Shaolin Tapınağında mücadele sanatlarının çalışılmasının amacını barışı savunmak ve kaos ortamında düzen kurabilmek olarak ifade eder.[9] Budist yazarların bu sessizliğine karşı Çin tarihinin Konfüçyüsçü derleyicileri Buddistlerin kendi savaş yasaklarını çiğneme konusunda daha cüretkar olduklarını iddia ederler. Sadece Sui Hanedanlığı ile Tang Hanedanlığı arasındaki on yıllık kaotik geçiş döneminde Buddist keşişlerin de katıldıkları beş ayaklanmadan bahsederler. Bu isyankar tutumun Tang Hanedanlığı (618-907) döneminde de devam ettiği kaydedilir. Shaolin Manastırına komşu bir manastır olan Zhongyoue si Manastırı bu dönemde isyan eden manastırlardan biri olarak zikredilir. Ayrıca Buddist keşişlerin savaşlara katıldıklarını gösteren arkeolojik bir kaynak da bulunmuştur. Ünlü Dunhuang Mağarasında bulunan geç Tang Dönemi el yazmalarında Çin’in kuzey batı sınırlarındaki mücadelelerde Buddist keşişlerin aktif rol aldıkları anlatılır.[10]
Shaolin Tapınağı keşişlerinin de Orta Çağ’da en az iki kez silahlı mücadelede bulunduklarını kitabelerden öğreniyoruz. İlk olarak Sui Hanedanlığı (610) döneminin son yıllarında tapınağa saldıran haydutlara karşı mücadele etmişlerdir. Manastırlar genellikle, toprak ve su değirmenleri gibi sanayi kuruluşu sayılabilecek büyük işletmelere sahiptirler. Böyle güçlü kurumlar da, genellikle güçlü yerel aileler gibi kiracılarını kontrol ederken baskıcı ve sömürücü bir şekilde davranabilmekteydiler.[11] Burada tapınağa saldıranlar haydut olarak nitelendirilmekle birlikte bazı kaynaklar ise bu saldırıyı yapanların Shaolin topraklarında yaşayan köylüler olduğunu belirtir. Bu saldırının nedeni ise Shaolin Tapınağı’nın aşırı artan arazileri ve köylü çiftçilerin sömürüldüklerini düşünmeleriydi. Bu saldırıda stupalar hariç Shaolin Tapınağı ve çevresindeki binalar tamamen tahrip oldu. Shaolin Tapınağı’na yapılan bu saldırı son olmayacak ve günümüze kadar aralıklarla devam edecektir.[12]
İkincisi bu olaydan yaklaşık on yıl sonra İmparator Li Shimin (600-649) yanında Tang Hanedanlığının (618-907) kuruluşunu geçekleştirdiği 621 tarihinde yapılan savaşa katılmışlardır. Tapınak keşişlerinden on üç keşiş savaşa katılmıştır. Bu on üç keşişin ismi tapınaktaki bir dikili taşta yazılıdır: “Zhi Cao, Hui Yang, Tan Zong, Shan Hu, Pu Hui, Ming Song, Ling Xian, Pu Sheng, Zhi Shou, Dao Guang, Zhi Xing, Man ve Feng”.[13] Shaolin Tapınağı için bu savaşta İmparator yanında olması hayati bir öneme sahip olmuştur. Tang Hanedanlığı dönemi Buddist tapınakları açısından sıkıntılı bir süreç olmuştur. İmparatorlar tapınakların siyasi ve ekonomik nüfuzlarından rahatsız olmuşlar ve bunu kontrol altına almak için uğraşmışlardır. Yüzlerce tapınak yıkılmış binlerce keşiş normal hayata dönmeye zorlanmıştır. Bu çabalar sonucu Buddist tapınaklar kaybettikleri kurumsal güçlerini bir daha geri alamamışlardır. Shaolin Tapınağı hanedanın kuruluşu için savaşa katıldığı için devlet desteği görmüş ve diğer tapınakların yaşadıklarını yaşamamıştır. Bunun yanında 560 dönümlük toprak bağışı ve bir su değirmeni de kazanmışlardır. Orta çağda tapınaklar arazilerini kullanan ve su değirmenlerinden yararlanan köylülerden kira alarak gelir elde ediyorlardı. Böylece Shaolin keşişlerinin Buddizm’in bir yasağına uymamaları Tapınağın geleceğini garantilemiş oldu.[14]
Ayrıca bu savaş katılımı sonrasında bu on üç keşişe imparator resmi görev teklifinde bulunur. İçlerinden biri hariç hepsi bu teklifi reddeder. Kabul eden tek keşiş olan Tan Zong tümgeneralliğe terfi ederek keşişlik hayatını sona erdirir.[15]
Yukarda bahsettiğimiz iki silahlı mücadeleyi Shaolin Tapınağı’nda bulunan ve İmparator Li Shimin tarafından 728 yılında yazdırılan Pei Cui Kitabesinden öğreniyoruz. Günümüzde tapınak içerisinde Çan Kulesi ve Mahaviro Binasının önünde yer almaktadır. Bu Yazıt 11,3 metre boyunda ve 4,2 metre genişliğinde büyük bir Dikili Taştır. Üzerinde yedi farklı metin bulunan bu kitabede imparatorun Shaolin keşişlerine savaşa olan katkılarından dolayı teşekkür edilmekte ve Tang Hanedanlığı’na ait bir kaç yasal belge bulunmaktadır.[16]
Shaolin Tapınağı’nın kuruluşundan sonraki yaklaşık yüz yıllık dönem içerisinde keşişlerin bu savaşlara katılmış olmaları tapınakta mücadele sanatları eğitimi aldıklarını doğrulamak için yeterli midir? Bu soruya Shahar ‘ın cevabı şu şekildedir: “Tang Dönemi (618-907) gibi erken bir dönemde Shaolin keşişlerinin savaşa katıldıkları konusunda şüphe yoktur. Ancak bu durum bize orta çağ döneminde tapınakta mücadele sanatları çalışmaları yapıldığını göstermez. Savaşa katılan bu keşişler tapınak dışında eğitim almış olabilirler veya savaşa katılma taahhüdü verildikten sonrada savaş eğitimi çalışmış olabilirler. Ancak hangisi olursa olsun bu tapınak programı içerisinde düzenli olarak mücadele sanatları eğitimi verildiğini göstermez. Hatta Tang Döneminde yapılan bu savaşlar için hiç bir askeri eğitim almamaları bile mümkündür. 16. ve 17. yy kaynakları Shaolin Keşişlerinin dövüş tekniklerinden-Shaolin Kung Fusu- bahsederken, Tang döneminde ki yazıtlarda bu konuda ima bile yoktur. Ayrıca Shaolin Tapınağını ziyaret eden Tang Dönemi edebiyatçıların şiir ve gezi yazılarında tapınakta askeri eğitim yapıldığına dair en ufak bir işaret bile yoktur “.[17] Bu konuda Peter Lorge’de Çin Savaş Sanatları adlı kitabında aynı fikri savunur: “Shaolin Tapınağının Shaolin kung fusu adı verilen mücadele sanatı geleneği on altıncı yüzyılda ortaya çıkmıştır. Shaolin Kung Fusu’nun iddia edildiği gibi yedinci yüzyılda ortaya çıkmış olması çok zor ispatlanabilir bir iddiadır. Arada kalan dokuz yüz yıllık boşluk bu iddiacılar için ciddi zorluk oluşturmaktadır. Açıkçası Shaolin Tapınağı’nda yedinci yüzyılda mücadele sanatlarının çalışıldığını gösteren tarihsel bir belge yoktur. Yedinci yüzyılda tapınağa saldıran haydutlara karşı savaşılması sadece tapınakta savaşçı bir gücün olduğunu gösterir. Shaolin Tapınağı’nın Tang Hanedanlığı’nın başkentine yakın olması nedeniyle tapınağı pek çok kez ziyaret eden edebiyatçılar bu ziyaretlerinde mücadele sanatlarından hiç bahsetmemişlerdir. Hatta Song Hanedanlığı döneminde ilim adamları on birinci yüzyıl ortalarında Luoyang da yaşayan ve yıldızlarla uğraşan kişileri yerlerinde ziyaret etmek de dahil akla gelen her konuda yazmalarına rağmen hiç biri Shaolin Kung Fusu’ndan bahsetmemiştir Gerçekten de bu yüz yıllarda Shaolin’de mücadele sanatlarının çalışıldığını fikrini destekleyen tek argüman genellemedir”.[18]
Bu tespitler Shaolin Tapınağı’nda Kung funun keşişlerin günlük hayatında sistemli bir şekilde öğretilmediğini gösteriyor. Ancak hiç savaş eğitimi almamış ve bu konuda bilgisi olmayan on üç keşişin neden imparator tarafından savaşa çağrıldığını açıklamaz. İmparatora bağlılıklarını göstermek gibi sembolik bir değer ifade etmekten öte geçmeyecek bu katılım için imparator neden birçok hediyelerle Shaolin Tapınağı’nı ödüllendirsin? Burada Shi De Qian tarafından yazılan Shaolin Mücadele Sanatları Ansiklopedisinde ki bilgi bu soruların cevabını bulmamızda yardımcı olabilir. Dört ciltlik eserde Kuzey Wei Hanedanlığından (386-534) son hanedanlık olan Qing Hanedanlığına (1664-1911) kadar olan sürede Shaolin Tapınağı’nda yaşamış olan 233 mücadele sanatı ustası keşişin ismini ve hayat hikayelerini anlatır. Çin Kung Fusu’nun uzun tarihini ve Çin toplumunda yaygınlığını göz önüne aldığımızda bu konuda bazı keşişlerin tapınağa gelip rahip olmadan önce mücadele sanatları konusunda usta oldukları kabul edilebilir. Günümüz de çok meşhur olan Shaolin Kung Fusu’nun ilk temelleri bu keşişlerin çalışmaları ile atılmış olabilir.[19]
Bu dönemle ilgili olarak Shaolin Tapınağı resmi internet sitesinde de bir bilgi yoktur. Sadece Shaolin Kung Fusu’nun başlangıcı ile ilgili olarak yukarda bahsettiğimiz Bodhidharma zamanında keşişlerin meditasyon sırasındaki uyuklama olayı verilmektedir. Birkaç cümle ile anlatılan olayın da başında efsane olduğu hatırlatılmaktadır.[20]
Shaolin Kung Fusu’nun ortaya çıkışını ele alırken tapınağın dışında başka faktörler olabileceğini de hatırda tutmamızda fayda görüyoruz. Shaolin efsanelerine bakıldığında Bodhidharma Hindistan’dan gelene kadar Çin halkının Kung fu ve egzersiz kültürününde olmadığı gibi bir imaj çizilmektedir.[21]Ancak Çin’de Bodhidharma’dan çok öncesine ait sağlık için yapılan egzersizlerin varlığı bilinmektedir. Bu konuda en eski kaynak M.Ö. VIII. Yüzyıla ait olduğu kabul edilen “Huang Ti Neijing” ya da “Sarı İmparatorun İçsel Egzersizler Hekimlik Derlemesi.” Bu kitapta nefes alış verişleri farkındalıkla izlenerek, zihin ve beden olabildiğince rahatlatacak ve bedensel gerginlikleri giderecek duruşlar ve hareketler tarif edilmektedir. Bu kitaptan başka M.Ö. III. yüzyılda yaşadığı sanılan Taoist bir keşiş olan Chuang Tzu’dan aktarılan hareketler de bilinmektedir. Chuang Tzu’ya göre nefes alıp vermek vücuda taze havayı almaya sebep olur. Ayrıca bir ayı gibi hareketler yapmanın, bir kuşun kanatlarını açması gibi kendini germenin insan ömrünü uzatacağını savunmaktadır.[22] Ayrıca Üç Krallık Döneminde (M.Ö 265-220) yaşayan ve Çin’de tıp alanındaki bilgisi ile meşhur olan Hua Tuo’ya izafe edilen meşhur “beş hayvan oyunu” sağlık için yapılan hayvan hareketlerinin taklidini içerir. Kaplan, ayı, maymun, geyik ve kuş hareketlerini içeren bu egzersizler Çin toplumunda bilinmektedir.[23] Burada dikkat çeken bir ayrıntı Shaolin Kung Fusu’nun başlangıcında olduğu iddia edilen beş hayvan sitili ile olan sayı ve hayvan taklidinin benzerliğidir. Shaolin Kung Fusu’nda da beş hayvan dönemi vardır. Ancak hareketi taklit edilen hayvanlar arasında bazı farklar vardır. Shaolin Kung Fusu’ndaki taklit edilen hayvanlar ejderha, kaplan, panter, yılan ve turna kuşudur.[24]
Tüm bu bilgiler ışığında sonuç olarak, Shaolin Tapınağı’ndaki savaş faaliyetleri kaynaklara göre yedinci yüzyılda başlar. Son olarak Shaolin Tapınağında savaş gücünün olmasının sebeplerini maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
- Shaolin Tapınağında Bodhidharma tarafından keşişlere öğretilen egzersizler ve bu hareketlerin geliştirilmesi sonucu Shaolin Kung Fusu doğmuştur. Ayrıca Zen Buddizmi ve Shaolin Kung Fusu Shaolin Tapınağı’nda birlikte ortaya çıkmıştır. Dolayısı ile Shaolin Tapınağı’nda yaşayan keşişler tapınağın rutin bir programı olarak Kung fu çalışmışlardır.[25]
2.Şiddet ve savaşa karşı olan Buddist Shaolin keşişlerinin savaşmalarının sebebi Çin’deki sosyal, ekonomik ve idari istikrarsızlığın bir sonucu olabilir.[26]
3.Bir bütün olarak Kuzey Çin genellikle toprak ağalarının yetkisi altında militarize edilmiştir. Toprakları olan büyük bir kurum olarak topraklarında kalan ve çalışanlarla orantılı olarak koruma gücünün olması gerekiyordu. Diğer toprak sahipleri gibi Shaolin Tapınağı yetkilileri de buradaki işçilerden oluşan ya da en azından kendilerini korumak için ayrı bir milis gücü oluşturmuşlardır. Yukarıda vermiş olduğumuz iki savaş olayında birincisine sebep tapınağı korumak ikincisinin sebebi ise tapınağın tarımsal zenginliğini korumaktır. Tapınağın askeri gücü ekonomik gücünün bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.[27] Özellikle de haydutluğun Çin’de tarihi bir sorun olduğunu düşündüğümüzde askeri bir koruma gücünün önemi ortaya çıkar. Erken 20. yüzyılda bile, Çin ticaret kervanlarını hırsızlar ve çapulculara karşı korumak için ciddi güvenlik önlemleri alınmaktaydı.[28] Dolayısı ile Shaolin Kung Fusu dini nedenlerle değil ekonomik nedenlerle ortaya çıkmıştır.[29]
- Tapınaklar sadece tarımsal faaliyetler için kullanılan alanlara sahip değildir. Bu topraklarda hükümet ordu için eğitim alanları da oluşturmuş ve bundan dolayı da sıradan insanlar mücadele sanatları uygulama alanı olması nedeni ile tapınağa gelmiş olabilirler.[30]
- Tapınaklarda gezginler için konaklama imkânı vardır ve tapınaklarda periyodik olarak pazarlar kurulur. Keşişler buraya gelen gezgin savaş sanatçıları ile karıştırılmış olabilir. Kendilerini veya tapınağı korumak için bu gezici savaş sanatçılarından mücadele teknikleri öğrenmiş de olabilirler.[31]
- Emekli memurların bir çoğuna az emek gerektiren işlerle maaş almaları için, tapınak muhafızlığı görevi yaptırılmıştır. Yüksek rütbeli askerlerin de dahil olduğu savaşçı elitlerin emekli olup tapınağa gelmiş olmaları muhtemeldir.[32]
7.Savaş dolu istikrarsız dönemlerin çokluğu nedeniyle mücadele sanatlarının Çin toplumunda yaygınlığını göz önüne alırsak birçok keşişin tapınağa gelip keşiş olmadan önce mücadele sanatları eğitimi almış olmaları da mümkündür. Zaten imparatorun yanında savaşa katılan keşiş sayısının on üç olması ve 610 yılında askeri eğitim almamış köylülerin tapınağı yakıp yıkmaları da bu iddiayı kuvvetlendirmektedir. Eğer tüm tapınakta Shaolin Kung Fusu çalışılıyor olsaydı köylüler ya da haydutlar tapınağı bu kadar tahrip edemez ve imparatorun davetine sadece on üç keşişle iştirak edemezlerdi. Yine bu bağlamda büyük Buddist kuruluşları üst sınıflardan keşiş olmuş olanlar idare ediyordu. Özellikle Kuzey Çin’de bu kişilerin çoğu iyi eğitilmiş mücadele sanatçılarıdır.[33]
8.Hindistan ve Çin’de yaygın olduğu şekilde ünlü savaşçılar veya imparatorluk kurucuları, kanlı savaşlardan sonra günahlarını affettirmek için tapınaklara gelip keşiş hayatı yaşarlar. Shaolin Tapınağı’na da bu şekilde gelen savaşçılar olmuş olabilir.[34]
9.Bu askeri gücün ortaya çıkmasına bir başka etken de Shaolin Tapınağı’nın kurulmuş olduğu coğrafik konumdur. Shaolin Tapınağı, ulusal öneme sahip başkent Luoyang şehrine çok yakındı. Bu başkente giden doğudaki dağ yolunda stratejik bir konuma sahipti. Shaolin Tapınağı imparatorluğun uzak bir köşesinde olsaydı bu savaşlara katılmasına gerek kalmayacaktı. Shaolin Kung Fusu’nun gelişmesinde coğrafik şartlar da etkili olmuştur. [35]
- Taoizm’de insan ömrünü uzatmak için geliştirilen hayvan hareketlerini taklit anlayışı Shaolin tapınağına etki etmiş olabilir. Birinci bölümde Buddizm’in Çin’e Taoizm ve Konfüçyanizm’den etkilenerek girdiğini görmüştük. Bu etkilenmeden dolayı bu egzersiz kültürü Zen Buddizmi’ne yani Shaolin Tapınağına geçmiş olabilir. Ancak zamanla ihtiyaçların değişmesine bağlı olarak Taoist keşişlerin “sağlıklı yaşama” istekleri, Shaolin keşişlerinde “güvenli yaşama” isteğine dönüşmüş olabilir. Taoizm’e göre hareketi taklit edilen hayvanların daha “güçlü ve saldırgan” olmaları dikkat çekicidir.[36]Nitekim bir sonraki kısımda göreceğimiz üzere bu Taoist hareketler Shaolin keşişi Bai Yu Feng tarafından hayvan stili dövüş tekniklerine uyarlandığı iddia edilir.[37]Bai Yu Feng ayrıca bu hayvan sitillerinin özünü anlattığı “Beş Yumruğun Özü” adlı bir kitabı olduğuda anlatılır. Bu iddia da Shaolin Kung Fusu’na Taoizm’in etkisini göstermektedir.[38]
Sonuç olarak Shaolin Tapınağı’nda Kung fu çalışmaları ile ilgili görüşleri yukarıda maddeler halinde aktardık. Bu görüşlerden özellikle en popüler olanı birinci görüştür. Ülkemizde Shaolin Tapınağı, Kung fu sporu ve Bodhidharma konusunda tercüme edilen birer kitap vardır. Bu kitapların ortak noktası yukarıda nakletmiş olduğumuz efsanevi bilgilerden hareket ederek Shaolin Tapınağı, Bodhidharma ve Kung fu arasında sebep sonuç ilişkisi kurulmaktadır.[39] Ancak yapmış olduğumuz çalışmada Shaolin Tapınağı’nda Bodhidharma ile birlikte Shaolin Kung Fusu’nun temelleri atıldığına dair kaynaklarda güvenilir bilgi olmadığını gördük. Shaolin Tapınağı resmi internet adresinde de bu görüş bir efsane olarak ifade edilmektedir. Bazı iddialarda olduğu gibi Çin Kung Fusu’nun Shaolin Tapınağı’nda doğması tarihi bilgi ve belgelere uymamaktadır. Çin Kung fusu Zen Buddizmi’nden de Shaolin Tapınağı’ndan da çok önceleri Çin’de çalışılmıştır.[40]
Bu noktada askeri faaliyetlerle hareketli meditasyon sayılan Kung fu çalışmalarını birbirinden ayırt etmemiz gerekir. Bu dönemin en önemli özelliği Shaolin Tapınağı’nda mücadele sanatçısı keşişlerden oluşan savaş birlikleri olmuştur. Bu keşişler ise Shaolin Tapınağı’na gelmeden önce Kung fu bilen ve daha sonra tapınağa keşiş olanlar olabilir. Ancak Shaolin Tapınağında başlıkta vermiş olduğumuz 500-900 tarihleri arasında tapınak programı içerisinde sistematik olarak Kung fu çalışıldığına dair kaynaklarda güvenilir bir bilgi yoktur. Kanaatimizce Shaolin Tapınağı sahip olduğu arazi ve mülkleri korumak için kurumsal olarak ilkelerine ters olsa da böyle savaşçı bir gücü bünyesinde barındırmakta sakınca görmemiştir. Dolayısı ile Shaolin Tapınağı’nda kung fucu keşişlerin bulunması dini sebeplerden değil, ekonomik sebepler ve tapınağın kendisini koruma gerekliliğinden doğmuştur. Ancak doğuş sebebi olmasa da ilerleyen zaman içerinde dini bir kimlik kazanmıştır. Zaman içerisinde Zen Buddizmi ve Shaolin Kung Fusu arasında oluşan din-spor sarmalının dini sebep ve sonuçlarını da ayrıca ele alcağız.
Özdemir Eke
DİN – SPOR İLİŞKİSİ (SHAOLİN TAPINAĞI ÖRNEĞİ)
Yüksek Lisans Tezi 2014
[1] Eberhard, a.g.e., s. 208.
[2] Shahar, a.g.e., s. 18.
[3] Croft, a.g.e., s. 33.
[4] Croft, a.g.e., s. 16.
[5] Long, a.g.e., s. 12.
[6] Eberhard, a.g.e., s. 38.
[7] Green, a.g.e., s. 37; Lorge, a.g.e., s. 106.
[8] Order of Shaolin Ch’an, a.g.e., s. 32.
[9] Long, a.g.e., s. 12.
[10] Shahar, a.g.e., s. 21.
[11] Lorge, a.g.e., s. 107.
[12] Croft, a.g.e., s. 34.
[13] Shahar, a.g.e., s. 22; Croft, a.g.e., s. 40.
[14] Shahar, a.g.e., s. 22-30.
[15] Croft, a.g.e., s. 39.
[16] Lorge, a.g.e., s. 173; Shahar, a.g.e., s. 23; Croft, a.g.e., s. 38. Ayrıca kitabe içinde ki metinlerin detayı için Sharar, a.g.e., s. 27-29.
[17] Shahar, a.g.e., s. 35.
[18] Lorge, a.g.e., s. 173.
[19] Lorge, a.g.e., s.174; Croft, a.g.e., s. 31 .
[20] http://www.shaolin.org.cn/templates/EN_T_new_3list/index.aspx?nodeid=578 (12.09.2013)
[21] Smith, a.g.e., s. 13-14; Croft, a.g.e., s. 22; Pine, a.g.e., s. 11; Chow – Spangler, a.g.e., s. 26; Faure, a.g.e., s. 264.
[22] İlhan Güngören, a.g.e., s. 11-12.
[23] Long, a.g.e., s. 19; Croft, a.g.e., s. 50.
[24] Smith, a.g.e., s. 21.
[25] Chow – Spangler, a.g.e., s. 26.
[26] Croft, a.g.e., s. 16.
[27] Green, a.g.e., s.36; Shahar, a.g.e., s. 52; Lorge, a.g.e., s. 173.
[28] Order of Shaolin Ch’an, a.g.e., s. 32.
[29] Lorge, a.g.e., s. 108.
[30] Lorge, a.g.e., s. 173.
[31] Lorge, a.g.e., s. 173.
[32] Lorge, a.g.e., s. 173.
[33] Croft, a.g.e., s. 46; Lorge, a.g.e., s. 174.
[34] Thomas Cleary, Japon Savaş Sanatları, çev. Şen Süer Kaya, Anahtar Kitaplar, İstanbul 1994, s. 143.
[35] Shahar, a.g.e., s.52; Croft, a.g.e., s. 15.
[36] İlhan Güngören, a.g.e., s. 11-12; Smith, a.g.e., s. 21.
[37] Long, a.g.e., s. 19; Croft, a.g.e., s. 50.
[38] Croft, a.g.e., s. 50.
[39] Bknz “Shaolin Tapınağında ki Dövüş Sanatlarının Sırrı”, “Kungfu 1 Tarih Felsefe Teknik”, “Bodhidharma’nın Zen Öğretisi”.
[40] Lorge, a.g.e., s. 173.