Yaşamı boyunca birkaç müridi dışında çok kimsenin tanımadığı Bodhidharma,  bugün tüm dünyada tanınan bir isim haline gelmiştir. Efsanelere göre o bir taraftan Buddizm’in özünü kavramış bir aziz; diğer taraftan mücadele sanatı uzmanıdır. Ayrıca devrine göre çok iyi bir tıp bilginidir. Bunların dışında O, Buddizm’i Çin’e getiren kişi, geleneksel olarak Hint Buddizmi’nin yirmi sekizinci patriği ve Çin Budizm’indeki Chan (Japonca Zen) okulunun kurucusu olarak kabul edilir.

İsmi, Hindistan’da Bodhidharma,  Çin’de P’u-ti tamo  veya Ta-mo olarak bilinirken, Japonya’da Daruma olarak bilinir.

Bodhidharma efsanelerinin başlangıcı incelendiğinde öldüğü kabul edilen tarihten yaklaşık yüz elli yıl sonra şekillendiği görülür. Kronolojik bir sıra takip ettiğimizde Bodhidharma isminin geçtiği en eski metin Lo Yangdaki Buddist Manastırların Kaydı (Luoyang Qielan Ji / Record of Buddhist Monasteries in Lo-yang) adlı eserdir. Bu kitap Luoyang bölgesinde bulunan Buddist Manastırları tasvir eder ve 547 yılında Yang Hüsan-chih tarafından yazılmıştır. Bu kitapta Bodhidharma’nın, 516 yılında inşa edilmiş ve 528 yılından sonra askeri bir kamp haline getirilmiş olan Yung-Ning Manastırını ziyaret ettiği ve ona hayran kaldığı anlatılır. Ancak bu bahsi geçen keşiş Bodhidharma’nın Song Dağı’nda bulunan Shaolin Tapınağı ziyaretinden ve orada kaldığından hiç bahsedilmemiştir. Kitapta verilen bu kısa ve açık olmayan bilgilerden bahsedilen keşişin Zen Buddizmi Çin’e getirdiği iddia edilen Bodhidharma olduğunu çıkartmak zordur.

              Bu kitaptan sonra Bodhidharma’nın yaşamı ile ilgili ilk kaynak 645 yılında Taohüsan tarafından kaleme alınan ve 667 de ölümünün ardından gözden geçirilip düzeltilen “Önemli Keşişlerin Biyografilerinin Sürdürülmesi” (Xu Gaoseng Zhuan – Continuation of the Biographies of Eminent Monk –) adlı eserdir. Bu eserde Bodhidharma’nın güney Hindistan’dan gelen bir Brahman olduğu ve Song Dağı’nda yaşadığı ifade edilmektedir. Henri Dumoulin, Tao-hüsan’ın bunları yazdığı zamanın yaklaşık olarak Bodhidharma’nın yaşadığı iddia edilen tarihten yüz yıl sonrasına ait olduğunu belirtir. Bu kitabın ikinci elden aktarma olduğunu ve muhtemel kaynağının da yukarıda bahsettiğimiz Yang Hsuan Chih’in gözlemleri olduğunu iddia eder.

              Günümüz araştırmacıları bu bilgilerden yola çıkarak Bodhidharma’nın yaşamı ve Zen Buddizmi içindeki konumu hakkında şüphe etmişlerdir. Gerekçeleri ise Bodhidharma’nın anlatılan hayat hikâyesinin kendisinden gelen bir aktarıma sahip olması ve bağımsız kaynaklarla doğrulanamamasıdır. Yine bu bağlamda Zen Buddistlerinin kabul ettikleri ve Bodhidharma’nın yirmi sekizincisi olduğu Buddist Patrikleri listesinin de hayali olduğunu iddia ederler. Çünkü Hint Buddist metinleri gerek Bodhidharma’dan gerekse de bu patrikler listesinden hiç bahsetmemişlerdir. Bu fikri savunanlardan biri de Whalen Lai’dir. “Çin’de Buddizm: Tarihi Bir Araştırma” adlı makalesinde Bodhidharma’nın kendisinin ve ona kadar ulaşan patrikler zincirinin ilk kaynaklarda yer almadığını ancak ezoterik Zen geleneğinin gizli iletiminde bulunduğunu ifade eder. Böylece de Zen geleneğinin kendi efsanelerinden oluştuğunu savunur.

              Bodhidharma’nın hayat hikayesi ile ilgili bu şüpheci yaklaşımların yanında Shahar gibi daha olumlu düşünen araştırmacılar da vardır. O, Bodhidharma ve Shaolin Tapınağı arasındaki ilişkinin, yukarıda verdiğimiz kaynaklarla beraber başka güvenilir yazılı kaynaklar ve Shaolin Tapınağı’ndaki arkeolojik kazılarla ispatlandığını belirtmiştir. Bunlardan Shaolin Tapınağında bulunan dikili taşlar tapınağın Bodhidharma ile ilişkisini kademeli olarak ortaya koymaktadır. İlk olarak Shaolin Tapınağında 728 tarihli bir dikili taşta Bodhidharma’nın Song Dağı’nda kaldığı anlatılır. Ardından 798 tarihli başka bir dikili taşta ise Bodhidharma ile halefi ve müridi olan Huike arasında cereyan eden kol kesme hadisesi anlatılır. Shahar’a göre bu kitaplar ve dikili taşlar Bodhidharma’nın varlığı konusundaki şüpheleri gidermektedir. Ancak Shahar’ın bu saydığı delillerde yine Zen ve Shaolin kaynaklı delillerdir. Ayrıca ondan bahseden ilk dikili taş kendisinin yaşadığı iddia edilen tarihten yaklaşık iki yüz yıl sonrasına aittir. Bu durum Bodhidharma’nın varlığı hakkında bağımsız tarih kaynaklarında bilgi olmadığı iddiasını doğrular niteliktedir.

              Bu bağlamda Peter Lorge’de, Bodhidharma hikayesinin sonradan oluşturulduğunu savunan araştırmacılardandır. Zen Budistlerinin neden böyle bir Bodhidharma kişiliği var etmeye çalıştıkları sorusu akla gelebilir. Lorge’ye göre bu hikayenin amacı Shaolin Kung Fu tekniğinin eski olduğunu ve sürekli uygulanan bir teknik olduğunu göstermektir. Bunu diğer tekniklere karşı bir meşrulaştırma ve üstünlük kurma girişimi olarak görür. Ayrıca bu eskilik iddiasının sadece Shaolin Kung Fusu’na has olmadığını da belirtir. Bu durumun bütün dövüş sanatları için de geçerli olduğunu da ekler. Çünkü bir mücadele sanatının eskiliği onun üstün ve doğru bir sanat olduğunu gösteren en önemli sebep olarak görülür.

              Bu şüpheleri artıran bir başka bilgiyi de Shaolin Tapınağı’nın resmi internet adresinde bulmaktayız. “ Xingzheng, Degen, Miaoxing, Henglin, Yuekong, Xiaoshan, Kinnara, Fuyu, Zhicao, Huichang and Tanzong, Bodhidharma, Sengchou”. Kung fu ustaları başlığı altında günümüzden geriye doğru verilen bu listenin başında Bodhidharma değil de Sengchou vardır. Aslında Sengchou’nun kung fu ustası olarak bu listenin başında yer alması Bodhidharma ve Shaolin Kung Fusu efsanelerinin güvenilirliği konusunu gösteren çok önemli bir veridir.

              Bodhidharma’nın yaşadığına dair Zen Budist yazıları dışında tarihi kaynaklarda bilgi yoktur. Dolayısı ile yaşayıp yaşamadığına dair daha farklı tarihi bilgi ve belgeler bulunana kadar kesin bir şey söylemek imkânsız gibi görünmektedir.

              Ancak kesin olarak söyleyebileceğimiz şey ise gerek Kung Funun gerekse Shaolin Kung Fusunun –yaşadığını kabul etsek bile- kurucusunun Bodhidharma olmadığıdır.